Uzun bir yolculuğun ardından Bali’ye sağ salim varmayı başardım. Katılacağım bir çalışma için Ubud’da bulunan bu güzel inziva merkezine yerleştim. Gece güzel bir rituel ile yeni ayı kutladık. Ve nihayet güzel bir uyku için hazırım sanırım. Ama oncesinde kısa bir yazı.
Geçen İstanbul’da yemekte bir arkadaşıma bahsediyordum. Hacı olmak hacca gidip kabeyi tavaf etmekten çok oraya varmak için yaptığın seyahatin ta kendisiymiş diye. Hacca gitmek için yolda yaşadıkların seni hacı yapan şeyinlerin toplamıymış. Ve bunun üzerine paket program seyahatlerden konuştuk. Bazı durumlarda bilmek iyi hissettiriyor. Nereye gideceğini nerede kalacağını ve orada neler yapacağını bir tur şirketinin bilmesi ve senin için organize etmesi iyi olabiliyor. Ama benim ruhuma çok uygun değil bir paket program ile seyahat etmek. Yolculuk yaparken akışta olmayı seviyorum. Tabiiki kendimce bir planım, programım oluyor ama yalnız çıktığım seyahatlerin çoğunda esnek olan bu planda ana yoldan çıkıp patikalara saptığım da çok oluyor. Herşey planladığın gibi gitmeyip yol seni bir yerlere sürüklüyor. Bu akışta yaşadığım zorlayıcı kısımlar beni ben yapan parçalar ve deneyimler olarak hayatıma giriyor. Bir tur şirketinin paket programında edinemeyeceğim tecrübeler içeriyor. Bu yüzden varmak istediğim yerden çok oraya giden yolda keyif almaya çalışıyorum.
Bu seyahatimi planlarken sadece gidiş için İstanbul’dan Bali’ye bilet alıp sonrasına yolda karar vermek üzere evden ayrıldım. Genel hatları ile Bali, Tayland, Hindistan içeren planımda henüz ayrıntılar yer almıyor. Atatürk Havalimanı’na giderken Bali’de gerçekleşen volkanik patlamalardan dolayı hava şartlarının uçuşa elverişli olmadığını ve uçuşların tamamının iptal edildiğini öğrendim. Bir yanım ‘boşver dön eve belki de bu bir işarettir.’ diye korkusuyla yüzleşirken konfor alanında kalmak istiyor. Diğer yanım ise adımları hızlandırıp havalimanına yetişmeye çalışıyordu.
Yol boyunca düşündüm ne yapayım diye. Havalimanına vardığımda kendimi bir bilet acentasının önüne attım. Denpasar havalimanını kapattıklarını ve uçuşları süresiz iptal ettiklerini söyledi. İnternetten Tayland üzerinden hala uçuş yapan şirketler olduğunu öğrenince rotamı Bangkok’a doğru çevirdim. Bu şekilde ufak havayolu şirketlerinden biri ile uçuşlar başlar başlamaz kısa bir sürede Bali’ye geçebilirim diye düşündüm. Bileti satan kadın ‘orada mahsur kalırsınız uzun süre uçuş olmayabilir’ diye korkularımı beslemeye devam ediyordu. İçimden bir ses ise hadi gidelim korkma birşey olmaz en kötü Bangkok’u görürsün diyordu. Bu gelgitlerin ardından biletimi Bangkok olarak değiştirdim ve ilk uçağa atladım.
Dubai aktarmalı keyifli bir uçak yolculuğunun ardından Bangkok’a varır varmaz en erken ertesi gün olan sabah saat 05:00 uçuşu için Bali’ye biletimi aldım. Tahmin ettiğim gibi ufak havayolu şirketleri volkanik patlama falan önemsemiyorlardı ve uçuşa devam ediyorlardı. Hemen havalimanına yakın bir yerde otelime yerleştim.
Bangkok’ta ilk dikkatinizi çekecek şey nefes almakta bile zorluk çekeceğiniz havası sanırım. Yapış yapış ve yoğun. Seçeceğiniz otellerde mutlaka klima çalışıyor mu diye teyid edin. Klimayı hiç sevmeyen ben bile otele varır varmaz ilk iş klimayı açmak oldu. Dışarıya çıkıp yemek yiyemeyecek kadar yorgun olduğum için odaya birşeyler isteyip dinlenerek geçirdikten sonra Bali’ye uçmak için gece 03:00’de yola koyuldum. Airasia ile Malezya aktarmalı olarak Denpasar havalimanına vardığımda artık Bali’deydim. Havalimanından bir taksi kiralayıp bir süre kalmayı planladığım inziva merkezine geldim.
Seyahatimi planlarken İstanbul’dan Bali’ye varabilmek için üç ülke ziyaret edeceğimi (Dubai, Tayland, Malezya) ve tam dört uçuş yapacağımı bilmiyordum. Planladığımdan çok daha farklı bir rota çıkarmıştı hayat karşıma.
Yolda karşılaştığım sohbet ettiğim insanlar, hepsinin ayrı bir hikayesi vardı. Biri yanlış bilet alıp Tayland’a uçuyor, diğeri dünya seyahatinin bilmem kaçıncı durağına varmaya çalışıyor, bir başkası hayatının ilk yurt dışı tecrübesini asyadan yana kullanıyordu. Aşkı, okulu, sağlığı, işi için yola düşen insanlar. Herkesin hikayesi ve hayattan bekledikleri farklı. Kimimiz farkında kimimiz farkında olmadan bir yolculuğun içinde akıyorduk. Ve kısacık hayat hikayelerimizi anlatarak birbirimizin hayatlarına dokunduk.
Korkularıma şefkatle sarılıp ne olduklarını hissettikten sonra onları Atatürk Havalimanı’nda bırakıp bir adım uzaklaştığım için, yola çıktığım için çok memnunum. Şimdi konfor alanımdan uzakta pirinç tarlaları ile çevrili Bali’nin bir köyünde nefes alıyorum, korkularımı hissetmeye ve onlara şefkatle bakmaya çalışıyorum. Ve bir adım daha uzaklaşıyorlar benden. Hissediyorum…
Varsa atılacak bir adım ve gidilecek bir yol tam da olması gerektiği zamanda oluyor. Ne bir gün önce ne bir gün sonra.
Sevgi ile kalın.