Altı gün önce çılgın bir tren yolculuğu ile Goa’ya geldim. Filmlerde, fotoğraflarda gördüğünüz cinsten çılgın bir Hindistan tren yolculuğuydu gerçekten. Tren yolculuğu hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz Hindistan’da Tren Yolculuğu adlı yazımı okuyabilirsiniz.
Goa’da altı gündür huzur içinde yaşıyorum arkadaşlar. Şu an Anjuna bölgesinde palmiye ağaçları ile süslü butik bir otelde hamağın içinde garip bir pozisyonda yazı yazmaya çalışıyorum. Ve yanımda mekanın sevimli köpeği bana eşlik ediyor. Bu oteli bir tavsiye üzerine buldum. Yeşiller içinde her biri ayrı bir zevkle döşenmiş villa odalarından oluşan şirin bir otel. Otel müdürü çok genç bir hanım ve ben sezon sonunda Goa’ya geldiğim için otel müdürünün arkadaşları hariç kimse yoktu otelde. Toplam 6 kişi oteli paylaştık ve keyfimize göre tatil yapıyoruz. Otelin sahibi kadın çok turist almaktansa gelen müşterilerin istikrarını önemsiyor. Bu yüzden otelin içinde bir aile havası var. Çok huzurlu ve sakin bir ortam.
Anjuna bölgesi 1960’larda hippilerin gözde mekanıymış. Bozulmalar olmasına karşın hala o zamandan kalan atmosferi korumaya çalışan Anjuna’nın güzel restoranları, barları, plaj partileri, trans dans geceleri (kendinden geçerek dans etmenin başka hali) ve çarşamba günleri kurulan Flea Market adındaki pazarıyla oldukça meşhur. Bu pazarı daha rahat anlaşılması açısından bit pazarına benzetebilirsiniz. 68 kuşağı hippilerinin başlattığı bu pazarda şimdilerde Hindistan’ın farklı bölgelerinden gelen el işi ürünler, tasarımcıların kendilerine açtığı tezgahlar ve yemek yemek için alanlar var. Bunların yanı sıra en dikkat çeken şey ise açık hava konserleri.
Anjuna bölgesinde çarşambaları kurulan bu açık hava pazarına rakip hatta Flea Market’in adının bile geçmeyeceği başka bir adres var ki o da “Saturday Night Market” yani adından da anlaşılacağı üzere cumartesileri kurulan bir gece pazarı. Flea Market çarşambaları gündüz saatlerinde kurulurken bu pazar geceleri kuruluyor ve bizim bildiğimiz pazar mantığından çok farklı.
Arpora bölgesinde kurulan Saturday Night Market bir pazardan çok açık hava müzesi gibi. Elinizde biranız ünlü/yerel tasarımcıların ürünlerine göz atarken bir yandan pazar ortasında sahne alan çok özel gruplarla konser havasında dans ediyor ya da farklı dans gösterilerini izleyebiliyorsunuz. Ben bir kez gittim. Çok kalabalık olmasından dolayı bir daha gider miyim bilmiyorum. Ama eğer Goa’ya gelmişseniz mutlaka bir uğrayın derim.
“Hayat sana güzel” diyenler var. Evet bu aralar hayat bana gerçekten güzel arkadaşlar. Gün doğarken aştanga yoga pratiğimi yapıyorum, ardından okyanusta bir yürüyüşe çıkıp çok terleyince tuzlu suya atıveriyorum kendimi. Sonra kahvaltı faslı, arkadaşlarla buluşma, sohbet muhabbet, biraz dinlenme, okuma, yazma, biraz gezinti, akşam yemeği, gün batımında meditasyon, her akşam ufakta olsa biraz dans, derken günü bitiyorum.
Dans etmeyi ne kadar çok sevdiğimi tekrar hatırlattı bana Goa. Aştanga yoganın güçlü pratiğinden sonra vücudu dans ile özgürleştirmek çok iyi geliyor. Ve Goa bunun için bir cennet.
Sesim çıkmayınca merak edenler olmuş o yüzden internete girip ufak bir ses vereyim dedim. Dışarıdayken yanımda saat, telefon falan taşımıyorum. Saate çok ihtiyaç duyarsam birine soruyorum. Biri ile buluşmam gerekirse de eskiden olduğu gibi saat ikide ‘x’ yerde buluşalım deyip sözleşiyoruz. Pek plan yapmıyorum. O an canım ne yapmak isterse onu yapıyorum. “Yarın evde misin şu saatte sana uğrayacağım” diyen birine “bilmem” diyebilmek çok güzel bir şey. Çünkü bilmiyorum o saatte nerede olacağımı.
İstanbul’da takvimim hep programlarla dolu. Şu gün şu saatte mutlaka bunu yapmalısın diyen kocaman bir takvimim var. Bu yüzden burada programsızlık çok keyif veriyor bana. İnternete falan pek girmiyorum, haberleri takip etmiyorum. Sadece bu anda burada kendimle olan ilişkimi geliştirmeye çalışıyorum. Aramadığım, sormadığım için kırılanlar olmuş. Kırılmayın… Kendimle olan ilişkimi resmiyete kavuşturduğumda sizinle de ilgileneceğim.
Goa’dan kucak dolusu sevgiler