Uzun uğraşlar sonunda gönlüme göre bir ev buldum. Ve artık ev sorunum da ortadan kalktığı için zihnen daha rahatım.

İnsan bir yere geldiğinde ve eğer orada uzun kalacaksa yerleşmek istiyor. Kaldığı yeri bir şekilde benimsemek istiyor. Yoksa uzun soluklu kalışlarda bu konu eziyet haline dönüşebiliyor. Çok güzel ya da lüks olması ile ilgili değil bu. Bazen ufak bir oda bile size eviniz gibi hissettirebiliyor. Tam olarak neye göre karar veriyor kalp onu bilmiyorum. Ama bir kaç ev değiştirdikten sonra şu anki yerimi benimsedim diyebilirim.

Mysore’da Sharath ile pratik yapmanın hep farklı olduğundan bahseder insanlar ve bence haksız sayılmazlar. Sharath gerçekten pratiğinde tıkanan noktaları görebilen ve ona göre seni yönlendiren bir hoca. Her gün başka bir derinlik buluyorum kendi pratiğimde. Ve gözü hep üzerimde.

Pashasana - Kino
Pashasana – Kino

Bu sabah pratikten sonra şalanın kapısının önünde hindistan cevizi sularımızı içerken bir çiftin konuşmasına kulak misafiri oldum.  Biri diğerine neden bana artık “pashasana”yı (yanda Kino’nun yaptığı poz) vermiyor diyordu. “Anlamıyorum. Hazırım ve hala pashasanayı alamıyorum. Neyi yanlış ya da eksik yapıyorum” Evet Sharath kızmasına rağmen bu kapı önü sohbetleri meşhurdur. “Pratikten sonra evinize gidin dinlenin. Kapının önünde lak lak etmeyin” demesine rağmen insanların konuşma arzusunun önüne geçemiyor.

Aştanga Yoga Birinci Seri
Aştanga Yoga Birinci Seri

Aştangaya yeni başlayan herkes birinci seriden başlayarak hocasının uygun gördüğü zamanlarda yeni pozlar alıp seri içinde ilerliyor. Yani belki bir kaç ayda birinci seriyi bitirebileceğiniz gibi bu süre 3-5 yılı da bulabiliyor. Tamamen kişinin pratiği ile ilgili. Egolar üzerinde oyunların oynandığı bir süreç yani 🙂

Eğer yıllarca yoga ile egonuzu şişirmişseniz bir anda yanınızdaki kişi kısa sürede 3.seriye geçmişken siz yıllarca neden 1. seride ilerlediğinizi ego meselesi haline dönüştürebiliyorsunuz. Ve yerle bir olan egonuz ile ne yapacağınızı bilmez bir halde debelenip dururken bulabiliyorsunuz kendinizi.

Seriler içinde ilerleme konusunda farklı görüşler var. Benim fikrim ise bir yerde hocaya teslimiyet. Eğer hocanıza güveniyorsanız onun yönlendirmesi ile nerede olduğunuzu ya da başkalarının ne yaptığını umursamıyorsunuz. Çünkü yoga tamamen kişisel bir yolculuk. Herkes başka türlü ilerliyor. Ve sadece asana pratiği içermiyor.

Evet belki belirli bir seri üzerinde çalışıyor herkes ama herkesin serüveni bir birinden oldukça farklı. Hocaya teslim olmak ve seni tuttuğu yerdeki öğrenmen gereken dersleri almaya çalışmak hem kendini hem yogayı anlamak açısından muazzam bir keşfediş şekli. Bazen bedenin hazır olmuyor, bazen de zihnin. Ve sonra egonun ürettiği “o neden öyle, ben neden böyleyim” ya da “ne kadar daha o pozda çalışman gerektiğini bilmek istiyorum” soruları yok olup gidiyor.

ashtangaMysore’da yoga, pratik şeklinde geçiyor. Yani teoriden çok yogayı pratik ediyorsunuz. Yoga şöyledir, yoga böyledir diye anlatmak yerine “gel yap ve yogayı tecrübe et sonra sen söyle yoga nasıl bir şeymiş” gibi bir yaklaşım. Aslında bir çok yoga stilinin hem fikir olduğu bir nokta “yoganın zihinle anlaşılamayacağı gerçeği”.

“Günümüzde bir çok yoga dersleri veren hocalar kendi yoga pratikleri olmamasına rağmen yogayı sözlü bir şekilde anlamaya / anlatmaya çalışıyorlar. Ben kitapta okumuştum. Yoga metinlerinde şöyle diyordu. Bir hocam bana böyle söylemişti gibi dışarıdan gelen bilgiler ile ve entellektüel zihni kullanarak yogayı anlamaya ve anlatmaya çalışıyorlar. Ama yogayı deneyim / pratik etmiyorlar. Bu da bir süre sonra tıkanıyor. Ne pratikte ne teoride ileriye gidemiyorlar. Tabii ki hocan / gurun olacak ama senin de bu yogayı pratik ediyor olman lazım” diyor Sharath Jois.

Yani illa aştanga yap değil de, hangi yogayı ya da ne konu üzerine eğilmek istiyorsan onu  pratik et. Bir dansçının sadece kitaplardan okuyarak sahnede dans etmediğini biliyoruz. Ya da ünlü bir piyanistin videolar izleyerek resitaller vermediğini. Herkes tutkusu ne ise neyi öğrenmek ve öğretmek istiyorsa onu pratik etmeli diyor aslında.

pattabhijois

Pattabhi Jois’un “Yoga is %99 practice, %1 theory” diye bir sözü var. Yani “Yoga %99 pratik %1 teoridir”. Ben buradan sadece asanın pratik edilmesi gerektiğini anlamıyorum. Benim anladığım şey ki Sharaht Jois’de bir çok konferansında bunun üzerinde duruyor. Yoganın bir bütün olarak pratik edilmesi. Yani sadece okuyup geçme pratik et.

Batıda %99 pratik kısmı biz batılı yogiler tarafından biraz yanlış anlaşılıyor. %99 pratiği sadece asana pratiği olarak görenlerde var. Aslında bizim de işimize geliyor böyle olması. Şimdi yoga egzersizi yapıp fit ve sağlıklı olmak varken kim uğraşacak yoganın diğer kollarının pratik edilmesiyle 🙂  Bunu eleştirmek için söylemiyorum. Herkesin aydınlanacağım gibi bir derdi olmak zorunda değil. Ama eğer yoga ile ciddi bir ilişkimiz olsun istiyorsak  yogayı bir bütün olarak pratik etmekte fayda olabilir.

Bu arada Saharath bir çok konferansında “yaptığın pratik matın dışındaki sen ile bağlantı kurmuyorsa o zaman jimnastik yapıyorsundur” diyor 🙂

sharahtjois-conferanceBurada sabah yoga pratiğinden arda kalan zamanlarda boş zamanım oluyor. Ve yoganın tarih ve felsefesi kısmını araştıracak çokça vakit bulabiliyorum. Her sabah (haftanın 6 günü. Cumartesi pratik yok) pratik yapıp yoganın enerji beden halini keşfetmeye çalışıyorum. Ve sonra bazı araştırmalar ile yoganın derinlerine inmeye.

Aslında Mysore biz ders veren hocalar için bir kaçış noktası aynı zamanda. Dışarıda dersler arasında koşturan beden ve zihin biraz inzivaya çekilmiş oluyor. Ve ilgi duyduğumuz alanlara daha çok vakit ayırabiliyoruz.

Son olarak. Aştanga yogaya gönül veren herkesin bir gün yolunun Mysore’a düşmesini canı gönülden dilerim. Buradan siz ne alacaksınız bilemem ama en azından bir kokusunu, dokusunu görmek içinize çekmek farklı bakış açıları kazandırabilir.  Ve yoga yolunuzda size ışık tutabilir.

Şimdilik bu kadar.

Mysore’dan sevgiler 🙂